30 Aralık 2012 Pazar

 
Ben susuyorum…
Benim sırlarımı sana gönlüm söyleyecek !
Ama dikkat et, gönlün sesini sadece gönül duyar…
Bize can kulağını ver! Ten kulağı gerekmez…



 
Hemi aşkem hemi sûzem...
Hemi derdem hemi dağem...

28 Aralık 2012 Cuma


 
Ne zaman kırılsam birilerine,
 Sükut nakışlı hırkalar giyiyorum.
Kıvrılıp da içimin denizlerine,
Boş ver nasılsa öleceğiz diyorum...






...
Hiç bilmem gönlümün sevdadan bıktığını,
Yer yer bükülmüş olsa da irademin kaddi;
Kim görmüş Mecnun’un Leyla’yı bıraktığını
Hep bu oldu dünyada düşüncemin serhaddi.
...

26 Aralık 2012 Çarşamba

Ah Bilseydin

 
Ah Bilseydin!..
Pencereni açarken
“Açtım ama içeriye temiz hava dolar mı acaba?”
diye tereddüt ediyor musun?
Etmiyorsun değil mi?
Peki dua ederken niye tereddütlüsün?
Bilseydin duanın da pencere açmak olduğunu!
Ah bilseydin!

 
Benim hayatımı yargılamadan önce ..
Benim ayakkabılarımı giy ve benim geçtiğim yollardan,
Sokaklardan, dağ ve ovalardan geç...
Hüznü, acıyı ve neşeyi tat...
Benim geçtiğim senelerden geç...
Benim takıldığım taşlara takıl, yeniden ayağa kalk ve aynı yolu tekrar git...
Benim gittiğim gibi !!!

Ancak ondan sonra,
Beni yargılayabilirsin...!!


25 Aralık 2012 Salı

YAĞMUR


Yağmur...
Semadan arza doğru böyle sağanak sağanak yağ ne olursun...
Yüreğim mütebessim avuçlarımı açayım sana...
Parmaklarımın arasından süzül şifa sunarcasına...
Ha demeden hayran olan gönlüm gayrısını unutsun damlalarında...
Avuçlarıma sunduğun rahmeti duayı aminler gibi süreyim yanaklarıma...
Başımı kaldırıp asumana, semazen misali dönerek şükredeyim Mevla'ya...
 Cân arzular seni cananmışçasına...
Hadi Ey Yağmur!
 Yasin Suresi'nin 58. ayeti gibi ruhuma müjdeler fısıldasana...
 
 
Bahar Nefesi
 
 


Sevgi üzerine kullanılabilecek bütün mecazları üstüne alınmadır aşk.
Aşk acıdır, hasrettir...
Hicran ve hayrettir, firkat ve gurbettir...
Gözyaşı ve ahtır; tazarru ve münâcattır...
Aşk ölümdür,
can vermedir,
kurban olmadır...


 
Herşey payına düşeni alacak. Rüzgar sesimizi, güneş gölgemizi, toprak bedenimizi; ama ruhumuz ebedi. İşte mühim olan da bu. En kıymetli malımız o değil mi? Onu bu davetin bir çiçeği, bir hediyesi olarak Rabbimize, yani verene götürüyoruz. Ölmemek için ölüyoruz. Hangi davete eli boş gidilir? Ahiret gibi saadete, cennet gibi bir davete, böyle bir hediye gerekir. Peygamberimiz Efendimiz “Ölüm, kulun canını Rabbine hediye etmesidir” buyurmuyor mu? Al Rabbim emanetini, verdiğin günkü gibi lekesiz olsun.
Benim baharımın hediyesi de bu, yeter ki gül koksun…



“İnsanın en fazla ihtiyacını temin eden,
kalbine mukabil bir kalbin bulunmasıdır…"

18 Aralık 2012 Salı

Yetmez mi Hüzünler Perisi

 
Sevilen sevene karşı sessiz,
Başkasına sevinçler de dağıtsa...
Sükût, kara yazısı sevenlerin.
Onlar da ne türlü bir kâğıtsa,
Hep keder üstüne yazdılar aşkı.
Sessizce haykırıp durdular,
Bu da ne biçim bir ağıtsa.
Bizim illerde kara sevdâ gibiydi kar,
Çünkü sessizdi ak da olsa.
Karanlık ve derin bir sükût idi kar,
Acısı uzardı, sevinci kısa;
Şimdi dilerim yine yağsın, buz kessin ortalık,
Buz kessin, karayel essin, her bir şey tükensin.
Bilirim helâke gidecek ben,
Kalacaklar arasında sensin.
Yetmez mi, "Hüzünler Perisi" yetmez mi?
Sana bir "İnşirah Sûresi" neşesi
Bana bir "Yâsin"...

Ebû Zer 'e soruyorlar:
"Yalnızlık zor değil mi, neden yalnız yaşıyorsun? "
Cevap veriyor:
'' İnsanlar daha zor... ''
 
Bana diyorlar ki:
"Eskiden böyle değildin,artık çok içine kapanıksın...
Cevap veriyorum:
İçimdekiyle yetinen gönlüm sizi ne yapsın...

17 Aralık 2012 Pazartesi

Şems'ten Mevlana'ya ...


Uzun bir ayrılıktır insan, kalbi kendi yalnızlığına gömülü... Baştan başa koca bir ayrılık dünya...Yalnızca biz değiliz ayrılıklarla sınanan... Ayrılıklar üzerine kurulu bir dünyadır yaşadığımız... Baktığımız her yerde bir ayrılık masalı yaşanır yeni baştan ve aralıksız... Her şey az gider uz gider... Ağaçlar yapraklardan ayrılır, yağmur bulutundan, tohumlar bitkilerin gövdesinden uzaklara savrulur hep, bahardan yazdan ayrılır dünya, gece gündüzünden ayrılır, aynı hikayeyi yaşadığımız bir ney'den kalbimize üflediğimiz hüzündür ve tamamı aynı redifle yazılmış bir şiir gibi okutur kendi ömrümüzün deminde... Kalbine tutunarak yaşayan herkes için beşiğin ardından başlar ayrılıklar... Bu ilk ayrılıktan sonra gelen her ayrılık yalnızca ilkinin acısının yani insanlığımızın, sürgünlüğümüzün tekrar tekrar yaşanmasından başka bir şey  değil ve her ayrılığa tahammül gücü veren bir de umut vardır yüreğin kıvrımlarında sessizce gizlenmiş...
...
Seven gönül maşuk kıymeti bilmez mi sanırsın?
Hiç gitmeyecekmiş gibi sevdim seni, hiç sevmemiş gibi gitmiş değilim, bilesin... Gidişim sevgidendi. İncitmedin, örselemedin, yaralamadın bir an dahi. Eğer gidişimin yazgısına ayak direseydim, ilk gelişimin ne manası kalırdı?
 
Aşkın Gözyaşları/ Hz. Mevlana

16 Aralık 2012 Pazar

Aşıklar Meydanı Arş'tan Uludur


 
Benim gönlüm gözüm aşkla doludur,
Dilim söyler yari yüzüm suludur.

Öd ağacı gibi yanar yüreğim,
Tütünüm göklere seher yelidir.
...
Çokal cevşen bu aşk oduna döymez,
Oku cana batar katı yalıdır.

Senin aşkın deniz, ben bir balıkcık,
Balık sudan çıka hemen ölüdür.

Okurum şahımı kendi dilimce,
Şahım aydur bana her dem geli dur.

Seni sevenlerin ola mı aklı,
Bir dem uslu ise her dem delidir.

Yunus sen Tabduk’a kılgıl dualar,
Aşıklar meydanı Arş’dan uludur.

Birlikte bir masala inanmak istedim ben seninle, sadece bu ...

 

Hiç Yalnız Kalmadım

Sustum...
Düşündüm...
Durgunlaştım...
En çok 'Hüzün'dü adım...
Ama; Elhamdülillah hiç yalnız kalmadım...
Yöneldim, sesimi İşiten'e ve bir Ayet düştü dilime...
“Ben kederimi ve hüznümü sadece Allah'a arz ederim."

YUSUF SURESİ 86. AYET

Bak Kendine



Ey kendi sırrının yolunu şaşıran!
Bak kendinde tüm varlığı bulacaksın.
Sen tarikat ve hakikat olarak görülen sonsuzsun,
Ey kendi mecmuunda İlahî Hikmetin terkibi olan...


 

Ey talib, sen hiç Kâbe’nin içine baktın mı?
İçine?
 Kendi Kâbe’nin içine?


25 Ekim 2012 Perşembe


 
Bu kadar uzak olup,
Kalbimde uyuman ne tuhaf!…

¨İnni en’allah!¨

* Ben çitlenbik ağacı olsam, sen, dallarımda gezinen bir çocuk…
* Ben çocuk olsam, sen, zihnimde uçuşan bin bir sual…
* Ben gece olsam, sen, karanlıklarımı yırtan bir güneş…
* Ben pınar olsam, sen, su arayan bir yolcu…
* Ben ağaç olsam, sen, ona dolanmış bir sarmaşık…
* Ben kıyı olsam, sen, ona çarpan bir dalga…
* Ben dalga olsam, sen, dudak sürdüğüm bir kıyı…
* Ben kaval olsam, sen, onu üfleyen b
ir çoban…
* Ben ay olsam, sen, onunla halleşen bir sevdalı…
* Ben yol olsam, sen, gönlüm gibi, evi köyü kaybetmiş bir yolcu…
* Ben gözyaşı olsam, sen, onu silen bir aşık…
* Ben türkü olsam, sen, onu çağıran bir dudak…
* Ben şarap olsam, sen, içtikçe içen bir sarhoş…
* Ben sarhoş olsam, sen, haşrederek içtiğim bir şarap…
* Ben rüya olsam, sen, onunla sabahlayan bir şeyda…
* Ben ateş olsam, sen, onu yelpazeleyen bir el…
* Ben tılsım olsam sen, onu saklayan gizli hazine…
* Ben göz olsam, sen de onun bebeği…
* Ben kalp olsam, sen de onun hayatı…
* Ben nokta olsam, sen, onda gizlenmiş kainat…
* Ben kainat olsam, sen, onun ruhu olan tek nokta…
* Ben asırlardan asıra geçmiş bir miras olsam, sen, her devirde ona sahip çıkan mal sahibi…
* Ya sen ne olsan, ey varı yoku, olmuşu olacağı, ala ve esfeli avuçlarında gördüğüm Rabbim?
* Bana sorarlarsa sen ağaçtan: ¨İnni en’allah!¨ diyen ses…
* Ben de, korku ve dehşete düşmüş bir Musa…
 

Bayram

 
Bayramınız mübarek olsun...
Mevla yüreklerimize Hz. İsmail teslimiyeti  nasip eylesin,
Aşkıyla şerefyâb kılsın inşallah...

28 Eylül 2012 Cuma



Ayak İzleri

    Gökyüzünde adamın hayatından sahneler görünüyordu ve her sahne için adam kumlarda iki çift ayak izi görüyordu. Bir çift kendisine, diğer çift Tanrıya ait...
    Hayatının tüm sahnelerini izledikten sonra büyüleyici birşry farkediyordu. Belli zamanlarda kumda sadecebir çift ayak izi oluyordu. Ve bu tek kişilik izler sadece hayat yolculuğunun en zor ve acılı zamanlarında ortaya çıkıyordu. Adam bu gözlemini Tanrı ile paylaşıyor ve yardıma en çok ihtiyaç duyduğu dönemlerde tek başına bırakıldığı için ne kadar hayal kırıklığı yaşadığını söylüyordu. Tanrı ise sevgiyle, o aclı dönemlerde adamı nasıl taşıdığını anlatıyordu....

14 Eylül 2012 Cuma

düküldü yıldızlarım, göğüm karardı.
hüzün doğarken, sürûrum ölüme vardı.
hayat işte... med ve cezir...

10 Eylül 2012 Pazartesi

 
”Mü’min’in iki yüreği vardır.. Biri kanar, diğeri sabreder…”
 
Hz. Ali

6 Eylül 2012 Perşembe

        !  !  !  !  !  !  !  !
!  !  !  iyi geceler.  !  !  !
    !  !  !  !  !  !  !  !

4 Eylül 2012 Salı

 
gönül hoşluğunun gramı kaça?

 


 
Ya Rabbi!
Gönlümün tesbihine umut boncukları dizdim tane tane.
Her bir çekişte af diyerek sığındım rahmetine...!!!



Ömrüm,
Ah benim ördükçe sökülen
Yakasız kolsuz hırkam...

Suskun değilsin...
Konuşarak hiçbir yere varamadığın insanları düşündükçe sessiz kalmayı tercih ediyorsun,
anlamıyorlar.


“Dert, gizlice Allah’ı anmana vesile olacaksa
tüm dünya mülkünden değerlidir...


İncelip
derinleştikçe
uzayıp gider,
caddeler...
seccadeler...
secdeler...

 
Şu sıralar çiğnenmiş bir vasiyet gibi üzgünüm.
Anladım ki, adına dünya denilen şey, bana göre değil.
Bütün ışıkları yanıyor üzüntümün...

...
...
...

Sanmayasın ki; aşk akıl işidir,
Gül ki her gönlün mürşididir…
Kimini kokusuyla şâd eder,
Kimini de dikeniyle irşad eder…
 
 

Sözlerin mevsimi hüznün dallarına tutunmuş bir rüzgar gibi
çeşm ile topluyorum yaprakları,
katmerli güllerin boynu bükük,
bahçede lâl olmuş bülbül,
... göçlerin kanatları intizam ile dizilmiş,
göğümdeki bulanıklık değil…

Yağmurun tozu toprağı yıkayıp arıttığı gibi,
açıyorum kalbimi ve yıkıyorum İnşirah...
Ardında zırhımı kuşanıyorum,
’’Seni bilecek işaretler
gönder ey Burhan,
ifade ve beyan berraklığı ver dilimize,
Eman ver bize ey
Eman sahibi’’diyerek…

Uzakta ki sırrın sesinden geçiyor,
bir ok gibi sığınıyorum, Bürünene,

yanıyor içim,
İbrahim’in gülşenlere düşüşü gibi...

2 Eylül 2012 Pazar


Çatallı yol ağzında şaşırıp kaldım Derviş!
Söyle hangi patika gül dağına gidermiş?

1 Eylül 2012 Cumartesi

Sitem


Ben ona sıkıntılı güz günlerinde
Yedi renkli yaz yağmurları dilemiştim.
Kırmak istememiştim duygu filizlerini.
Büyük bir ustalıkla susturup içimdeki uğultuyu,
Rüzgarımı olanca yumuşaklığıyla salmıştım üzerine.

İncinmesin diye tek,
Acıyı bile ters yüz eden
İncelikli bir gülümsemeyle yüzümde.

Ben ona gittikçe soğuyan zamanlarda,
Sıcacık bir sığınak olayım istemiştim.
İnsanlar içinde üşüdükçe,
Güvenle gelebileceği.

Kuşların kanatları neden vardır?
Bir insan neden ağlar yarı yaşına gelince?
Bulutlar gökyüzünün yükü müdür, süsü müdür?
Tutsağı mıdır rüzgarın, sevgilisi midir?
Konuşayım istemiştim bir yüreğin dilince,
Yanıtı olmayan sorularda boğmak istememiştim..

Ben ona sabah olamasam da,
Dingin bir ikindi olayım istemişimdir.
Herşeyin usul usul durulduğu saatlerde gelsin,
Yüzünde uçuk bir gülümsemeyle,
Yaslasın yorgunluğunu gövdemin yaşlı çınarına.
Serip üzerine yapraklarımın ağırlıksız yorganını,
Dinlendireyim istemiştim,
Üşütmek istememiştim.

Ben ona, sevgi bir büyük derin deniz,
Ömür bir köpüktür demiştim dalgaların ucunda.
Uçuşan kırılan dağılan çoğalan;
Mavi resimler çizerek nemli bir sesle.
Kentin, yürüyüşüyle güzelleşen yollarına…
Ne köpüksüz deniz, ne denizsiz köpük olur.
Ve kimse bilemez demiştim hangi kıyılara vuracağını…
Alıp o ak köpüğü avuçlarıma, zamansız
Öldürmek istememiştim, çarparak yüreğimin kayalarına…

Ben ona ne istemişsem bu yalnızlık aylarında,
Gecikmiş… İnce… Güzel ve uzak…
Biraz da kendime istemiştim,
Sevgi adına...
 
Yollarından yürüyüşler sızdıran sonbahar...
 

15 Ağustos 2012 Çarşamba



" Uğraşma boşuna, seni ancak gördükleri ve duydukları kadar anlayacaklar. Kimse, bir sen daha olamayacak bu dünyada. Kimse tam anlamıyla sende seni bulamayacak. Gücün yetmeyecek herhangi bir icat edilmiş dilde kendini tam anlamıyla anlatmaya, gördükleri ancak kendi anladıkları kadarı olacak..."



Belâ dildendir, ol dildâr elinden dâdımız yoktur.
Gönüldendir şikâyet, kimseden feryâdımız yoktur.

 &&&

Belâ gönlümüzden geliyor,
yoksa o sevgiliden zerrece bir şikâyetimiz yoktur.
Bizim şikâyetimiz gönlümüzdendir,
başka kimseden şikâyetçi değiliz.

Hep bir yerlere, bir şeylere yetişme telaşındasınız değil mi?


"Ölünce ne diyecekler? Muhtemelen; ölüm sana yakışmadı. Normal tabii, dirimizi beğenmediler ki ölümüzü beğensinler." diyen bir canın daha ten evindeki misafirliği son bulmuş. Dediği gibi ölümü muhtemelen ona da yakıştırmayacaklar. Hiç birimizin kendimize yakıştırıp yaklaştıramadığı gibi. Ama ölüm hak, ten fani... can baki... Allah rahmet eylesin...Müşfik Kenter ne güzel de yazmış zamâne hâllerini... Buyrun şiire... Ne hoş öyle değil mi?

****

Hep bir yerlere, bir şeylere yetişme telaşındasınız değil mi?
Hiç vaktiniz yok, "Fast live", "Fast food", "Fast music", "Fast love"...
Dikte ettirilen "yükselen değerler", "in" ler, "out" lar...
Buna benzer bir odada, şanslıysanız gökyüzünü görebilen bir pencere ardında bitecek hepsi.
Dostluğu klavyelerinde, yaşamı monitörlerinde arayanlar, Size sesleniyorum!
Hangi tuş daha etkilidir ki sıcacık bir gülüşten ya da hangi program verebilir bir ağaç gölgesinde uyumanın keyfini?
Copy-paste yapabilir misiniz dalgaların sahille buluşmasını?
İçinizi ısıtan gün ışığını gönderebilir misiniz maille arkadaşlarınıza?
Sevgiyi tuşlarla mı yazarsınız?
Öpüşmek için hangi tuşlara basmak gerekir?
Ya da geri dönüşüm kutusunda saklanabilir mi kaybolan zaman?
Doğayı bilgisayarlarına döşeyenler, neden görmezsiniz bahçedeki akasyanın tomurcuklandığını?
Ve ıslak toprak kokusu var mıdır dosyalarınız arasında?
Koklamak, duymak, dokunmak, yok mu yaşam skalanızda?
Bilgi toplumu oldunuz da, duygu toplumu olmanıza megabaytlarınız mı yetmiyor?

Allahümme inneke afüvvün kerîmün tuhibbül afve fa'fü anni.


ALLAH'ım sen affedicisin, affı seversin, beni affeyle...

12 Ağustos 2012 Pazar

İnsanın içi ağrır mı hiç?
Ağrıyor işte...

Hakiki sevginin sırrı, susabilme gücünde yatıyordu.
Sevgili'yi tutmak, bırakmamak ne kadar büyük bir ikbalse, onu serbest bırakıp üzerinde hiç bir hak iddia etmeden azad eylemek, ondan daha büyükbir yiğitlik gerektiriyordu.
.......

Bu yüzden sustu...
Dağlar gibi sustu...
Çağlayan şelaleler gibi sustu...


O ermişti...
Aşkın ve merhametin sırrına erenlerden...



Sibel Eraslan - Siret-i Meryem



 Son iki haftadır  yüreğimle en çok buluşanlardan  biri... İlk göz ağrım müziksiz hâli. Hiç bıkmadan dinledim durdum. Öyle olunca ikincisini de buyur ettim. Vallahi öyle de hoş, böyle de hoş...

Yollar uzadıkça yük ağırlaştı,
Ateş düştü gönlümdeki harmana.
Bıraktım ağrıyı, sızıyı bir yana;
Hasretinden ıpıl ıpıl yanarak,
Sana geliyorum Sana
Bir avuç toprak!...



Rabbim,
" Ben senin bana indireceğin hayra öylesine muhtacım ki.. "

Kasas / 24
Yârin yâresinden habersiz olan yârmola !

6 Ağustos 2012 Pazartesi

"Günlerim koklamadan attığım birer güldür."

SON KEZ... GİBİ...

Son kez... Son kez... Son kez... Son kez... Son kez...
Son kez... Son kez... Son kez... Son kez... Son kez...
Son kez... Son kez... Son kez... Son kez... Son kez...
Son kez... Son kez... Son kez... Son kez... Son kez...
Son kez... Son kez... Son kez... Son kez... Son kez...
Son kez... Son kez... Son kez... Son kez... Son kez...
Son kez... Son kez... Son kez... Son kez... Son kez...
Son kez... Son kez... Son kez... Son kez... Son kez...
Son kez...gibi... Son kez...gibi... Son kez...gibi... Son kez...gibi... Son kez...gibi...
Son kez...gibi... Son kez...gibi... Son kez...gibi... Son kez...gibi... Son kez...gibi...
Son kez...gibi... Son kez...gibi... Son kez...gibi... Son kez...gibi... Son kez...gibi...
Son kez...gibi... Son kez...gibi... Son kez...gibi... Son kez...gibi... Son kez...gibi...
Son kez...gibi... Son kez...gibi... Son kez...gibi... Son kez...gibi... Son kez...gibi...
Son kez...gibi... Son kez...gibi... Son kez...gibi... Son kez...gibi... Son kez...gibi...
Son kez...gibi... Son kez...gibi... Son kez...gibi... Son kez...gibi... Son kez...gibi...
Son kez...gibi... Son kez...gibi... Son kez...gibi... Son kez...gibi... Son kez...gibi...

...SON KEZ...
...GİBİ...

İstersen binlerce insanla birlikte öl, yine de yalnız ölüyorsun.
Yapayalnız. Sırayla değil ölüm. Kitlesel değil. Geleneksel değil.
İlk defa sen ölüyorsun. Son defa sen...

Yalnız ölüyorsun. Yalnız sen !

3 Ağustos 2012 Cuma

Yürüme Sanatı

   
İnsan yürüyüşünden belli olur. “Kendi olma” nın en belirgin işaretidir yürümek. Düşüncenizin kararlılığı, inceliği yahut dağınıklığı adımlarınıza vurur. Yere basıyor olmak, toprakla bir alışverişi bulunmak, yaşıyor olmanın ispatı ve belki de mutlulukların en güzelidir.

    Öyle aceleyle geçiştirilecek işlerden değildir yürümek. Amaçsız, başıboş sürüklenmemeli ayaklar. Hele kalabalıkların içinde itişip kakışarak, sağa sola yalpalayarak gidişe, yürümek denmez. Yürümekse zamanını iyi seçmeli insan; ne bileyim, sabahları yürümeli. Sokakta kimsecikler yokken çıkmalı, yolların tadını çıkarmalı. İncecik bir yağmur çiseliyorsa yahut kar taneleri süzüle süzüle iniyorsa hiç durmamalı, alıp başını gitmeli… Gece yarısı yürümeli mesela, yıldızlara baka baka dolaşmalı şehri…

    Yürüme zamanı, kendimizle başbaşa kaldığımız ender anlardan biridir.

    Gariptir insanoğlu; yürümez, sevmez, mektup yazmaz, ağlamaz ve dua etmez… Sonrada mutlu olamıyorum, der!
    Dışarıda yağmur yağıyor. Ben paltomun yakalarını kaldıracak, ellerimi cebime sokacak ve şiir okuyarak, dua ederek öylece yürüyeceğim…

Ali Çolak / Mavisini Yitirmiş Yaşamak


Aşk;
Nefsine hakim olan yiğitlerin işidir...

Hz.Ali (r.a)

2 Ağustos 2012 Perşembe

Gülüm


Gülüm,
      Gel otur bakalım yanıma, yanıbaşıma, hatta gir kanatlarımın altına ve dinle; Sana söyleyecekleri var yüreğimin. Sessizliğim dile geldi bak, fısıldayacakları var kulağına.. Kulaklarına fısıldayacağım ama yüreğinle dinleyeceksin beni.Ben söyleyeceğim ama sen duymayacaksın. Kapat o enginliğinde kaybolduğum derin gözlerini ve duy sesini dalgaların. Hadi lütfen, söz dinle ve kapat gözlerini, ben konuşurken onlar senin için çalacaklar fondaki müziği...Su sesi, ney misâli..Şimdi soğuk ellerini avuçlarımın serinliğine bırak, onlar tanıyorlar birbirlerini. Hani "dünyanın bütün ellerini bir masanın üstüne koysalar senin ellerini tanırdım" diyen satırlardaki gibi.
       Beğendin mi konuşmak için seçtiğim yeri? Kumsalda köhne, tahta bir salıncak...Sevmediğini söylesen de çok sevdiğin denize karşı yani... yerin ve göğün mavisinin ufuk çizgisinde kavuştuğu bir seyirliğe doğru...Ilık bir meltem de dönüp dolaşıyor etrafımızda. Bence gözleri saçlarında ama hayır. ben okşayacağım onları... Geceyi kıskandıran karanlık sokaklarında ben dolaştıracağım ellerimi...Arada bir  konuşmayı bırakıyor, ara veriyorsam nefes almak içindir. Meraklanmayasın. Kokunu yüreğime yüreğime derin nefeslerle çekmek için... Hiç doyamadığım kokuna nafile bir çabayla doyabilmek için. Bu kokuyu ne güle, ne denize, ne yağmura, ne ağaçlara.... değişmem.. Hiç biri sen kadar güzel kokmuyor, hiç biri sen kadar yüreğimi şâd etmiyor. Sen kokusu özünde dağları, denizleri, yağmuru, ağaçları, gülleri saklıyor... O koku yüreğimde geniş ve namütenahi bahçelerin kapılarını aralıyor.O bahçelere varınca istiyorum ki zaman akmasın ve öte dursun dünya telaşları.
      Ah! bilmiyorsun ne çok sevildiğini... Bilmiyorsun..Biliyorsun da bilmiyorsun.. Anlaşılır gibi değil ki...İnanan gönlün inanamaz oluyor bazen bu sevgiye. Seni hepsine tercih edeceklerime içten içe öfkeleniyorsun. Sanıyorsun ki onlar daha değerli.. Olur mu hiç, mümkün mü? Bilsen neleri göze alıp nelerden vazgeçiyorum seve seve.. Sen onların boş yere hakkına girerken yeşil ve mavi kıskanıyorlar seni sevişimi.. Yüreğime yâr eyleyişimi.. Saf sevgiden başka hiç bir bağ yokken kendimi sana kördüğüm edişimi...
      Canımm, aç gözlerini.. Kalk hadi yürüyelim biraz.. Ayaklarımız suya değsin, denizi adımlayalım birlikte.. Üşüyorsan omuzlarına bir hırka alalım. Ama yine de ben sana sarılayım, elinden tutayım. Çok özledim seni çok... Bendeki benin bile fark edemediği kadar çok özledim. Birkaç saat önce gözlerimden dökülen yaşlarla göğün lambasına ve sevdalılarına anlattım özlemimi. Bu "özlemek" kelimesi  de ne sığ ne yalın geliyor kulağıma... Ah ki mânâyı ifadeye muktedir değil. Ama başka kelime de bilmiyorum ki. ben özledim diyeyim, sen anla gerisini..
      Sevdiceğim, C/an kırığım benim... Canım acıyor kimi zaman.. bazen çoğu zaman... Anlayamıyorum, hak etmiyorum.. Sonra anlar gibi oluyorum, anlıyorum hatta..ben acıyınca sen de acıyorsun..Üzülüyorum...Üzülüyoruz... Sessizce yanıyoruz...İçten içe..Ah neyse işte neyse...
     Biliyor musun? Sen sevmesen de seveceğim seni ben.. Kızsam, incinsem, sussam, yansam kül olsam da seveceğim...Bir gün sende azalırsam, bitersem yine seveceğim.. Koşulsuz sevgi... Yüreğimde Yârem olduğun anlarda bile dilimde duâm, en içten yakarışımsın Mevla'ya..Gıyabında göğe yazılan, Rabbe ulaştırılan mektuplara melekler şahidimdir. Sen bilmiyorsun, onlar biliyorlar ama...
     Ruhum ruhuna hasret...
     Ömrüm boyunca, üzüldüğünde, sevindiğinde, öfkelendiğinde, gücendiğinde birilerine, belki en mutlu gününde, gülmek yada ağlamak istediğinde, kendini yalnız hissettiğinde, alıp başını gitmek kaçmak istediğinde bana gel olur mu?.İstersen tüm mutluluk ve güzellikleri başkalarıyla paylaş...Unut o anlarda beni.. Sadece yüreğine acılar, yalnızlık, hüzünler üşüştüğünde sığınmak iste kollarımın arasına.. Yine muhabbetle açarım kanatlarımı sana...Sarıp sarmalarım seni , üzenlerinden saklarcasına..Öyle seviliyorsun; bilesin Cennet Çiçeği.....Lafı uzattıkça sözler karışıyor birbirine beğenmiyorum dilimden dökülenleri. Demem o ki; saçları beyazlamış ve yüzünde zamanın izlerini taşıyan bir kimse olduğum vakitlerde de seni dizlerime yatırıp, saçlarını okşayarak sessizce dinlemeye talibim yüreğinin sesini...Ne söylerse söylesin yüreğim yüreğini dinler her dâim... Canımsın...
     Ayaklarımız suyla da halleşti.. Oturalım şöyle kumların üzerine. Söyleyecek çok sözüm olsa da susayım artık. Sessizlik gelsin kurulsun baş köşeye...Dinleyelim yüreklerimizi ve âlemi birlikte. Gel; hadi başını koy dizlerime, yum gözlerini bir tanem... Annelerin şefkatle ve sevgiyle yavrularına fısıldadığı gibi " uyu Meleğim...Ver elini de tutayım. Korkma, ben yanındayım, hep yanındayım.Yalnız değilsin... Seni çok seviyorum. Anne şefkati ve peygamber sabrıyla... seni çok seviyorum..."
   İyi Geceler..........
    

     

1 Ağustos 2012 Çarşamba

" El-intizar eşeddü minen-nâr."

Cânândan uzak kaldı gönül,
Hasretinden yandı gönül...
Ümitsiz olsa da vadeder gönül,
Bir gün şâd olacaktır gönül...

31 Temmuz 2012 Salı

...................

... C/an Kırığı ...
...................

6 Temmuz 2012 Cuma


Gözlerim, hüznün dilsiz masalcısı....

İyi Geceler,
Canım, Canımın İçi, Canfezam, Can Sultanım...

Allah'ım seni hep korusun. Her daim gönül rahatlığı versin.
Ve biz hiç ayrılmayalım, ayrılmış gibi yapmayalım.
Gülün Seni Çok Seviyor...

İYİ GECELER...