24 Temmuz 2013 Çarşamba

 
" Ömrü Ramazan olanın, ahireti bayram olur. "
 
 
 

Çay Nasıl Demlenir?


Ah Ben !
Ah Ben !
Af Bana !
Ben burayı ne çok ihmal ediyorum ne çokkk...
Ne yağmurlar yağdı, ne güneşler açtı, ne rüzgarlar esti, ne kitaplar okundu, ne gözyaşları döküldü, ne hüzünler geldi kondu hanemize, ne tebessümler dökülüverdi dudaklarımızın ucundan kıvrılarak, ne gamlar günlerimizi süsledi buraya iki kelam yazmayalı... Benimki vefasızlıktan değil, dünya gailesinden ve dâr-ı gurbette yinelenen imtihanlarımızı verebilme telaşından...  Döndüm geldim şimdi yine tazecik bir "Bismillah" ile... Bakalım Nasip... Her şey nasip kaleminin elinde değil mi zaten..

9 Temmuz 2013 Salı

29 Haziran 2013 Cumartesi

" Gökyüzü denizinde huzur var..."


24 Haziran 2013 Pazartesi

NON DOLET

    NON DOLET 1
    Keder bir fener gibi döner geceleri,
    Ve bezgin seher gelir ardından
    Her tanısmayı bir ayrılma say;
    Her doğum bir ölüm habercisi
    Kavustuğumuzda ayrılmıştık bu kesindi,
    Her güne ayrılığın korkusu sindi
    Gerçegi bilmeyen yüreğimiz,
    Hep yeni tanışmalara gereksindi…
    Her kavuşmayi bir ayrılma say
    Karanlık umutsuzluktan geçene,
    Tek mum ışığı çırağan görünür,
    Oysa iyi bilinir ki dönüş yolunda
    Asla çırağan yoktur…
    Çok sayıda sâm-i gariban yaşanır,
    Nice yaman acılar çekilir ve bir gün,
    Sızılar acıların yerini alır,
    Yürek kederli bir sevinçle anlar
    Acının yok oldugunu artık.
    Her kavuşmayı bir ayrılma say;
    Keder bir fener gibi döner geceleri,
    Döner geceleri keder bir fener gibi,
    Ve bezgin seher gelir ardından…
    Her kavusmayi bir ayrılma say;

    NON DOLET 2
    Günlerin gözeneklerinden süzüldü,
    Bir masal, öte yana geçti
    Masalın bile inanılmazıydı,
    Masal da degil belki’Hiç’ti….
    Demek bu kadar sürecekmiş ‘Büyü’
    Ey ‘Acı’çekil köşene ve uyu
    Geçmişler olsun’Yürek Kadirgası’
    Fırtına dindi ve göründü Kıyı.
    NON DOLET 3
    Gesi bağlarında dolanıyor
    Ve yitirdiklerimi, yitirmediklerimi,
    Aranıyorum…
    Çünkü insanlar arasında engel,
    Yalnız dağlar değildir;
    Bazı anılar, bazı ölülerle sağlar,
    Göz önündekileri bile
    Ayırabilir bizden.
    Gesi Bağları, bazan Taksim
    Bazan Limmat kıyıları,
    Bazan Berlin veyâ başka şehir,
    Olabilir…
    Ben bugün beynimin Gesi bağlarında,
    Bir tek selâmına göneniyorum;
    Selâm geliyor arasıra Ölümden,
    Senden bir ses geldiği yok.
    NON DOLET 4
    Terket kederi çürüyüşe ey yüreğim!
    Toplanmasın ürünü, sürünsün tarlalarda,
    Sürünsün ürünü ayak altında;
    Kalsın tarlalarda keder…
    Ay doğsun gece üstüne tarlalarin,
    Ay doğsun, Ay doğsun…
    Evet Ay doğsun,
    Ay hep böyle üzerimde dönse…
    Sevgi kalıcı, inanç kalıcı,
    Çürüyen sâdece bedense,
    Terket kederi, çürüsün ey yüreğim

23 Haziran 2013 Pazar

Onlar ...

Gül Yüzlü Yâr














Gül Yüzlü Yâr...
Varlığın için Rabbime şükürler olsun..
Bunu yazarken gözlerimden yaşlar süzülecek kadar çok sevdiriyor ve özletiyor seni
Herşey O'ndan... Benden değil bilirim...
Bizi birbirimize bağışlasın inşallah...
Öpüyorum gözlerinden...
Öpüyorum avuç içlerinden ...
Rabbim rızasını kazanmayı, Efendimizle. Ehli Beytiyle haşrolmayı,
Cemalullahı temaşayı nasip eylesin inşallah....
O yüreciğini her türlü şerden muhafaza buyursun...
Kendi aşkına hâne kılsın...
Bu gece Melekler izni İlahi ile beraatimizi yazar
ve Rabbe bu kulların senin rızan için seviyor derlerse ne güzel olur dimi..
O çokça esirgeyen ve çokça bağışlayan Yüce Mevla bizi boynu bükük bırakmaz...
Asla bırakmaz...
Ne dünyada ne ukbada...
SENİ SEVİYORUM...
SENİ, VARLIĞINI RABBİMDEN BİLEREK ÇOOOK SEVİYORUM CANIM BENIM...
Nefsim yed-i kudretinde olan Allah'a kasem ederim ki Canım Kızımsın Benim...


El-Cevap:
yanalım...
kandil olalım...
affımıza vesile olsun kandil ateşi...
gönlümüzün ateşi..
Seni Çok Seviyorum...
Gecen gece olsun yârim..
Duaya uzanan ellerinden öperim...

Ay ve Ay Yüzlü Güzel

dün gece ay yüzlü bi güzel kocaman yuvarlak ve pasparlak dolunayda bana geldi..
hem de elinde fenerle..
nasıl güzeldi...
nasıl naif...
nasıl sevilesi...
nasıl mülayim...
ses oldu söz oldu ırmak misal aktı bu tarafa iyi mi...
ben ayı mı sevsem, o ay yüzlüyü mü bilemedim.
sonra ay da aymisali sima da elindeki fener yanında sönük kaldı.
fener de fener ha...
gönlünü ışıtmıştı...
gönlümü ışıttı...
gönlümüz... hani şu tıbbın kalp dediği... bir atıyordu biliyon mu...
biilmem o mah yüzlü farketti mi...
ama benim gönlümde güller açtı...
gülümseyince yanaklarımdan kuşlar havalandı...
gözlerimse dolunaya pervane yıldızlar gibi ışıl ışıldı...
sevdiğimi bi daha sevdim...
ben öylece durdum ama gönlüm üslü sayılara geçti .
karesi küpü derken devamını takip edemedim sonsuzluk işareti koydum da kenara çekildim..
tuhaftır biliyor musun...
sesi hala kulaklarımda...
Sevdirene... Seçtirene... Kızım,,, Kuzum,,,Yârim,,, Dostum,,, Yoldaşım,,, Duam dedirtene sayısız şükürler olsun...
öyle işte...

Dua ve Secde


Peki Duâ ve Secde olmasaydı,
Nasıl gelebilirdik bunca acının üstesinden ?
Duâ' yı ve Secde' yi bize merhem eylene şükürler olsun . .

BERAT KANDİLİ

17 Haziran 2013 Pazartesi

18 Mart 2013 Pazartesi


Tek tek tek...
Canını katarak...
Muhabbetle...
Şefkatle...
Aşkla...
Çiçekler derersin...
Günler günler boyunca...
Tohumdan filiz baş vereceği...
Yüreğinde güller açacağı...
Göğüs kafesinden kuşlar havalanacağı...
Yârin sürûrundan kâm alacağın...
Ve mesrûr olacağın gün...
Tarumar olur gönül bahçen...
Öylece kalırsın...
Öylece...
Artık hiç anlamı yoktur...
Binbir mânaya  gebe heyecanının...
"Hiç..." 
Artık hiç anlamı yoktur...
Herşey nasip...
Sadece nasip...
Ve...
Nasipten öte köy yok...



13 Şubat 2013 Çarşamba

İnşirah Duası




Ey Yalnızların, Kendi Başına Kalmışların Arkadaşı,
Ey Mutsuzluğa Düşmüşlerin Yardımcısı,
Ey Yoksulların Zenginliği,
Ey Zayıfların Gücü,
Ey Fakirlerin Hazinesi,
...
Gariplerin sığınağı,
Ey Tek Güç Ve Kudret Sahibi,
Ey İhsanıyla Tanınan Keremi Sonsuz Rabbim,
Efendimiz Ve Yakınları Hürmetine Sıkıntılarımı Gider.

Ey Rabbim
Sen Sıkıntılarıma Karşı Hazırlığım,
Musibetim Anımda Ümidim,
Yalnızlığımda Arkadaşımsın
Gurbetimde Dostum,
Kederli Anımda Beni Ferahlatansın.
İhtiyacım Anında Yardımıma Koşan,
Zor Anlarımda Sığınağımsın.
Beni Korkuların Karanlığından Kurtaran Aydınlığımsın.
Ey Rabbim Sen Şaşkınlığımda Bana Yol Gösterensin
Biliyorum Rabbim Sen Günahlarımı Bağışlayan
Ayıplarımı Örten, Sıkıntılarımdan Kurtaran
Kalbimi Sevginle Süsleyensin.
Sen Kalbimin Hem Tabibi Hem Sevgilisisin.
Sen Ki Şaşkınlara Yol Gösteriri
Muhtaçlara Yardım Eder
Korunmak İsteyenleri Korursun.

ALLAH’ım , Ben Senin Kulunum
Kulunun Çocuğuyum.
Görüyorsun ki Rabbim Sıkıntılıyım.
Bildirdiğin Ve Gizlediğin Tüm İsimlerini
Ve Kur-An’ı Kerim’i Kalbimin Baharı
Gönlümün Nuru , Sıkıntılarımın İlacı Yap.
Ruhum Susamış Suya , Kalbim özler seni
Gözlerimi Senin Sevdiğin Şeylere Çevirdim
Kulaklarımı Seni Çağıranın Ülkesine Bıraktım
Ve Susayan Bir Toprak Gibi Bitkin Kaldım
Kalbimi Senin Yoluna Koydum
Ve Ellerimi Senin Dergahına Açtım
Bundan Sonra Da Sana Gelecek
Senden İsteyeceğim
Güneş Ve Ay Senin Nurundan Almış Nasibini
Güneş Senin Sevginden Böyle Ateş
Ay Böylesine Mahzun
Irmaklar Senin Hasretinden Böyle Çağlar
Deniz Bu Ayrılıktan Böyle Deli Böyle Dalgalı
Hep Hüzünlü Hep Ağlamaklı
Kuşların Ümidi Sen
Bitkilerin neşesi
Çiçeklerin Rengi Sen
Ve İnsanların Hiç Bitmeyen Duası Sen
Mevla’m Bizi Biran Olsun terk etme
Sevgin İçimizde Hep Uyanık Kalsın
Yolun Rasul’ün Yolu Olunca Ondan Başka Kime Bel Bağlayayım
Rabbim ALLAH’tır Benim
Nurum Ve Kurtuluşum Ondan Gelecek
Öyleyse o’nu Bırakıp Kime Gideyim
Günahla Örtülmüş Varlığım İçinde
Bir o’nun Özlemidir Beni Yaşatan
Şefaatim o’nun Dilindeyken
o’nu Bırakıp Kimi Dinleyeyim
MEVLA'M !
BENİ KENDİNE DOST SEÇİNCEYE KADAR YAŞAT,
VE AŞKINLA YANDIĞIM BİR ANDA ALCANIMI
AL Kİ... ÖLÜM !!! AŞKIMIN ADI OLSUN.

Ey Rabbim, Ben Ki Günahı Sevabından Çok
Aklı Dünyaya Takılmış
Kalbi Fani Şeylere Anmış Bir Zavallıyım
Ama Sen Öyle Nur Öyle Rahmansın
Öyle Güzelsin Ki
Ne Olur Rabbim Senden Uzak Kalan
Şu Kulunu Kendine Yakınlaştır
İmanınla Dirilt.
Ey Sevdiklerini Sevindirmekten Hoşlanan Rabbim
Sana Açılan Ellerimi Geri Çevirme
Kalbime Aşkınla Tecelli Et Ki
Senden Başka Hiçbir şey Kalmasın O Kalpte
Senden Başka Hiçbir şeyi Olmayacak Kadar Zengin Eyle Beni
Her şey de Seni Anmayı
Her şey de Seni Görmeyi Nasip Eyle.
Bana İsimlerinle Güç Ver Ey Rabbim
O İsimlerin Ki Kalplerin Nuru
Hiçbir şeyi Olmayanların gururudur.
Ey Rabbim Bize İsimlerinin Hakikatini Göster.
Bizi Sensiz Bir An Bile Yaşatma.


ALLAH’IM SANA MERYEM İN TEMİZLİĞİ İLE GELMEK İSTİYORUM.
Günahlarla Kirlenmeme İzin Verme.
Sana Musa’nın Duası İle Geliyorum
Şeytana Uymam İçin Peşimden Koşanlardan Beni Kurtar.
İsmail’in Tevekkülü İle Boynumu Büküyorum.
Beni Ve Soyumu Sana Kul Olarak Yaşat.
Sana İsa’nın Ruhu İle Geliyorum.
Beni Katına Almanı Diliyorum.
Sana Yunus’un Duası İle Yalvarıyorum.
Beni Yutan Nefsimin Karanlıklarından Kurtarmanı Bekliyorum.
Rabbim, Sana Yusuf’un Gömleği İle Geliyorum.
Beni Düştüğüm Ümitsizlik Kuyusundan Çıkarmanı Diliyorum.
Sana Muhammed Mustafa’nın Kulluğu İle Geliyorum.
Beni Miraca Çıkarmanı Bütün Sıkıntılarımı Gidermeni Diliyorum…

11 Şubat 2013 Pazartesi

 
Sana gelmek istiyorum Yâr...
Sen meleklerin  öpücükleri arasında nazlı nazlı uyurken...
"Kaşığın porselene dokunurken çıkardığı sesi dinliyorum ve bu yolculukta eğer bir kişi ile birlikte olacaksam bunun Yasemen olması gerektiğini anlıyorum. Bana bir yol arkadaşı lazım olduğu için değil. Gidebileceğimize, dahası bulabileceğimize inandığı, bunu bir fantezi olarak görmediği ve en çok da o dünyadan olduğu, o dünyanın cilvelerine tanık olduğu için. Bana da, bulabileceğimize de benden fazla inandığı ve kendini bu yolculuğa gönüllü kattığı için. Anladığı ve kolaylaştırdığı için."
 
*Nar Ağacı*
"Elimi bastırdım kalbime, yerinden çıkmasın diye."

*Nar Ağacı*

9 Şubat 2013 Cumartesi

Rabb'im !

 
"
Ey kendisini tanıyanların sevinci,
Ey kendisini arzulayanların dostu,
Ey kendisine müştak olanların imdadına koşan,
Ey tövbekârların sevgilisi,
Ey ihtiyaç sahiplerine rızık veren,
Ey günahkârların ümidi,
Ey sıkıntıda olanların ferahlatıcısı,
Ey gamlılara nefes aldıran,
Ey mahzunlara kurtuluş yolu gösteren,
Ey evvel ve âhirlerin ilâhı,
Sen bütün kusur ve noksan sıfatlardan münezzehsin,
Senden başka İlah yok ki bize imdat etsin.
Emân ver bize, emân diliyoruz. Bizi Cehennemden kurtar.

Amin

"

Ey Gözyaşım

 
Gül yüzlülerin kirini gülsuyu kokan gözyaşları alır…
Ve damla damla gül dökülen ellerde gül kokusu kalır.
Tohumu eken bilir.

Göz yaşın döken bilir,
Gül kadrin diken değil,
Çileyi çeken bilir.

Ve ey gözyaşım!
Bulutuna sadık yağmurlar gibi gel,
ve KADİM BİR DOSTU UĞURLAR GİBİ GİT…

Bir atımlık mesafede yalnızlığın kurşunlanan coşkusuyla gel,
geleceği savaşa mecbur annelerin korkusuyla git…

Geceyi içine döken tomurcukların yeşiliyle gel;
goncayı açılsın diye bekleyen bülbülün diliyle git…

Bülbüller konan dallarda yaprak gibi gel,
ve derinlerde bendini yıkan bir ırmak gibi git.

Yalınkalem savaşlara meftun acılarla gel,
pişmanlık dolu yüreklerden sancılarla git…

Ve ağlamaktan korkma gözüm!..

8 Şubat 2013 Cuma

. . . . .     . . . . . ,

......................................................................................................................................................
......................................................................................................................................................
......................................................................................................................................................
......................................................................................................................................................
...................................................................................................

......................................................................................................................................................
......................................................................................................................................................
......................................................................................................................................................
......................................................................................................................................................
.............................................................

......................................................................................................................................................
......................................................................................................................................................
......................................................................................................................................................
......................................................................................................................................................
......................................................................................................................................................
......................................................................................................................................................
.....................................................................................

......................................................................................................................................................
......................................................................................................................................................
.................................................

:((               :((                  :((
Ah şu dünya kalbime öyle dar ki...
Yaradandan başka kimim var ki...
 

Yemyeşil .....


BULAMAM


Her ateş bir kül bulur elbet kendine;
Her yeşil bir dal,
Her su bir damla,
Her ateş bir kül,
Her takvim bir yıl bulur elbet kendine!
Her yangın bir duman,
Her öğrenci bir okul,
Her artı bir eksi,
Her yol bir taşıt,
Her soru bir yanıt,
Her ressam bir tuval,
Her kış bir ayaz,
Her kitap bir okul,
Her şarap bir adam bulur kendine;
Yeter ki şarap, şarap olsun içen çıkar...
Her deniz bir martı,
Her ömür bir tufan,
Her rüya bir uyku,
Her nota bir şarkı,
Her mezar bir ölüm,
Her ağaç bir kök,
Her dağ bir duman,
Her güneş doğacak bir kuytuluk bulur ya kendine,
Bulur ya; ben senden başka sen bulamam.
B u l a m a m ! 





Allah'ım!


7 Şubat 2013 Perşembe

Gül

 
Gül, yağmurun bir sonraki adıdır.

Gülün mecnunudur bütün çiçekler.

Sonsuzluk gül, sensizlik gül, gül pusat.

Gül cemresi, gül yağmuru, gül hasat.

Gülü sevenlerin yoktur karası..

Kurşundan beterdir gülün yarası..

...

Söz ve Sükût


*Sükûd iki kişi arasında yaşanırken fazla zor gelmez. neden sustuklarını biliyorlardır çoğu defa. İster anlaşabilmek için kelimelerin kifayetsizliği olsun, isterse sonuna kadar anlaşmış iki gönlün tasarrufu. Karşılıklı susan iki kişi , yani duruşunu sükûttan yana koyan iki kişi zamana karşı direnmenin ince provasını yapıyormuşcasına vaktin bereketine gark olabilir. Çünkü konuşmadan anlaşma mertebesine erenler ayrılıkların dünyasından azad olanlardır. Kendini dinleten ney'in ilk şikayeti ayrılıklardan yana değil midir? "Aşık susarsa mahvolur" der tasavvuf ehli,  "arif konuşursa".

* gelecek nesillerin tecessüsü için kimbilir belki de en ihtiyatlı mektubu victor hugo yayıncısına karşı kaleme almıştı. Mektup sadece "?" dan ibaretti. Bir soru işaretine nelerin sığabileceğini gayet iyi bilen editör, hugo'nunki kadar anlamlı bir mektup kaleme almıştır. Yayıncının cevabı "!" oldu..

* esasen karşımızdakinin başkalaşması değildir bütün çizgileri durmadan değiştiren. Bizim onu başkalaştırmak, değiştirmek, donatmak uğruna her gün iki peçe daha örtüp, sonra peçelerden birini kaldırdığımızda bulduğumuz sevinçtir.


Mevla Kerimdür


Olursa Hazret-i Hakdan inâyet,
Gül-i sad-berg olur her dag-ı hasret,
Gider fürkat gelür eyyam-ı vuslat,
Sağ olsun sevdügüm Mevlâ kerimdür.

 

Dua


Aynı kubbe altında, aynı gecenin karanlığında açılır ellerimiz...
Sen ellerimden tutarsın,
Ben şehadet parmağına dua gülleri ekerim...
 

23 Ocak 2013 Çarşamba

Kardeşlerim

 
"Beni görmedikleri halde bana iman eden kardeşlerimi görmeyi çok isterdim."

 Hz. Muhammed (s.a.v)

Sevgili Dost


Ve...


 
 

Posta Kutusu

Canım...
Canfezam...
Cancağızım...
Can Tanem...
Can İçrem...
Gözümün Nuru...
Gönlümün Sultanı...
Bahçemin Baharı...
Gözünü Sevdiğim...
Canına Yandığım...
Kurbanın olduğum...
Şimdi hemen yanında sıcağında olmayı doyasıya ama hiçbir zaman doyamadan bakmayı, elini elimin içine almayı, öpüp koklamayı, başımı sana yaslamayı, dizine yatıp uyumayı öyle çook isterdim ki.. Sen öyle ben, sen öyle benimsin ki, hiç aklımdan gitmeyenimsin. Ben nefes aldıkça sen kalbimde atansın. Her an acaba şimdi ne yapıyor, iyi midir, canı sıkılıyor mudur, kimler vardır yanında gibi bin bir soruyu kendime sorduğum kimine kendim cevaplayıp kimini yanıtsız bıraktığım sorularımın Öznesisin.
“Benim bir canla sevip Bin özlemle andığım..”
Niye yazıyorum şimdi bunları? Şu mübarek akşamda sana olan sevgimi, aşkımı temize çekmek istedim. Ben zaten biliyorum bunları. Sen de bil istedim. Bilmiyorsan bil, biliyorsan da eğer asla unutma istedim.
Rabbime binlerce kez şükür olsun! Beni sana, seni bana, bizi birbirimizle halleştirip Bir eylediği için. Tıpkı senin bana dediğin gibi işte. Ben bu yaşımda gözüm bile yeni açılırken nasıl bir lütufla donatıldım böyle.
Bilirim Aşk yolunda Allah rızası için daha gidilecek çok yolum, çook eksiğim vardır. Rabbim bende yanan bu Aşk ateşini söndürmesin. Beni bu Ateş yaksın küle döndürsün. Ağzımdan Allah'ın kelamı dışında tek bir söz çıkmasın isterim. Değer bilmeyenlere inat ben değer bileyim.
Sen benim dünyalığımsın. Ama bu dünya yetmez Ahiretliğim de ol. İki cihanda da Rabbim bizi birbimizden ayırmasın.
Ben seni şu yüreğimle yalnız Allah rızası için seviyorum. Sana baktıkça Şükrediyorum.

Yanlışım olmuşsa Affola,
Aşksın.
Aşk ile , Dua ile kal...



23/01/2013                20.17



Hep'im, Hiç'im, İç'im...
Hayati Meselem.
Leylâm.
İyi Geceler...


23/01/2013            22.23

20 Ocak 2013 Pazar

Ben Sadece Sevdim

Ayın yüzüne çizdim yalnızlığın resmini
Gözlerine ışık ektim sığıntı yıldızların
Hasta yüzlü gecelerin ağarmış saçlarında
Karanlığı okşadım
En doyumsuz hazlarını yaşadım da zamanın
Sensizliğe alışamadım a gülüm
Yalnızlığı sevemedim
Ben sadece seni sevdim

Ben sadece seni sevdim
Seni düşledim sadece
Yılları yollara saldım
Hasretinle parçaladım kabuğunu zamanın
Yolları yıllara böldüm
Boyutsuz bir mekan buldum düşümde
Gönlüm yitik baharların matemini tutsa da
Ben sadece seni sevdim

Ben sadece seni sevdim
Seni düşledim sadece
Bahar kokulu saçlarından
Düştü avuçlarıma
Kanatları ıslanmış bir kelebek
Ellerime bulaştı kanı tüm çiçeklerin
Gözlerinden gecenin perdesini kaldırdım
Ölümsüzlüğü tattım
Ölüm yoldaşım oldu
Başımı bedenimden azat eyledi sevdan
Ben sadece seni sevdim

Kirpiğinden asılırken bulutlar
Islak yıldızlara benzer gözlerin
Apansız bir deli rüzgar
Saçlarını savururken mehtabın
Yıldızlar dökülür avuçlarıma
Su yanar
Ve gölgeler uyanır ötesinde gecenin
Gönlüm en yanık türküsünü bestelerken gurbetin
Ben sadece seni sevdim

Ben sadece seni sevdim
Seni düşledim sadece
Kimine bir dişi ten yetiyordu
Kimine bir çift derin göz
Bana adın yetti a gülüm
Adın dilimde tespih
Ben sadece seni sevdim

Esmer bir sessizliğin kucağında yıldızlar
Ay gölgeli sulara değdirir saçlarını
Her sabah mavi mavi esneyip durur sema
Bulutların koynunda uykuya dalar güneş
Ben hep seni sayıklarım
Ve adını saklarım
Güllerin şebnemine
Ortak etse de sevdan bülbülün matemine
Ben sadece seni sevdim

Sen yoksan
Yürek noksan
Ve yetersiz her yorum
Renksiz düşler sesimi taşımıyor kuşluğa
Gök sükutun rengine boyanmış bir uçurum
Açılır yıldızların penceresi boşluğa
Gözlerine tutunmazsam
Düşerim biliyorum
Kanat açıp uçmayı sevdan öğretti bana
Ben sadece seni sevdim

Şimdi bir boşluktayım
Bedenimsin bünyemsin
Düşlerin ülkesinde
Adım sanım künyemsin
Bakışın yer gülüşün gök
Saçın gece yüzün gün
Velhasıl tüm dünyamsın
Ben seni tanımadan önce de
Seviyordum a gülüm

Ben sadece seni sevdim
Seni düşledim sadece
Bahar değildi yitirdiğim
Kirpiğimde donan kardelenleri
Yüreğimde saklanan cemreleri
Kanımda açan gülleri
Ve sükutu besteleyen bülbülleri
Hiç sevmedim
Ben sadece seni sevdim

Ve bu şehri hiç sevmedim
Hiç sevmedim buraları
Kapısına çelik atlar bağlanmış
Bu beton mağaralarda seni bulmam imkansız
Oysa ki ta ezelden aşinadır güzelliğine gözlerim
Bakışın göz süzüşün gülüşün kaş çatışın
Genlerime kotlanmıştır suretin
Bil ki
Ben seni tanımadan önce de
Seviyordum a gülüm

Buram buram hasret kokan
Efil efil gurbet tüten
Türkülerle büyüdüm
Anamın ninnisinde sesini duydum senin
Kimdin
Neredeydin
Bilmedim
Bilmek de istemedim
Sevmek bir görevdi deli gönlüme
Ben sadece sevdim

Ben sadece seni sevdim
Seni düşledim sadece
Issız bir dağ başında bir çoban ateşine
Düşen yağmur damlası idi ıslak gözlerin
Seni umut çiçeğine yayla eyledim
Vuslatın seraba döndüğü çölde
Göçebe gönlüme Leyla eyledim
Ah ben öylesine sevdim ki seni
Gurbeti düşlere sıla eyledim
Ben sadece seni sevdim
Sadece seni...

 

 

15 Ocak 2013 Salı

ÜŞÜME ZAMANI ŞİMDİ


 
Üşüme zamanı şimdi.
Tir tir titreme zamanı.
Güneşten uzaklaştırılan dünyanın çehresinde "soğuk" yaratılıyor sonsuz bir ustalıkla.
Öyle birden olmadı bu. Gündüzün geceye dönüşümü gibi ağır ve usul usul.
Yapraklarından soyunmuş ağaçlar, dallarında kuşlar, küçük başlarını göğüslerine gömmüşler, kanatlarını sımsıkı kapamışlar uyukluyorlar, soğuk rüzgâr estikçe tüyleri hafifçe havalanıyor sadece.
Arabaların çoğunun camları sımsıkı kapalı, sıcak hava üfleyen klimalar camları buğulandırmış. Apartmanların çatısından yükselen duman, ağır ve yılankavi bir dalgalanmayla havaya karışıyor. İnsanların ağızlarından çıkan buhar, yaşamın ilk ve son alameti olan nefesi görünür kılıyor.
Paltolarına, atkılarına, şallarına sarılıyorlar üşüyenler sımsıkı.
Artık ellerini ceplerine sokmanın ve ısınmanın sevincini buluyor insan.
Üşümenin en güzel yanlarından biri, sonunda bir sıcaklık bulup ısınmak.
Soğuk demek sanki sarılmak demek.
Sokak kedileri kuytu bir köşede büzüşmüşler, birazdan merhametli bir kalbin getireceği yiyeceği bekliyorlar sabırla. Bu da iki kalbin birbirine sarılarak ısınması demek.
Yaz güneşi ne kadar bunaltıcıysa, kışın ayazı o kadar uyuşukluğun düşmanı.
Hışımla esen soğuk rüzgârla, hayat silkinip kendine geliyor.
Geceleri, gök, dondurucu ayazda berrak mı berrak.
Ayaz geceler, gökyüzünün önündeki perdeyi yırtıp atıyor.
Pencerenin bir sıcak tarafı var artık, bir de soğuk tarafı. Sıcak tarafındaki buğu üzerine kelimeler yazılıyor. Buğu geçince uçup gidecek kelimeler bunlar, tıpkı hayat gibi, geçici.
Düşler sıcak odalardan soğuk caddelere akıyor. Yüzünü asıyor zaman bir kış soğuğunda.
Parmak uçlarından saç diplerine kadar bir başka hissettiriyor kendini hayat.
Tenha sokaklarda loş ışıklar halinde dolaşıyor hayat.
Yürümeli, yürümeli, yürümeli, soğukta.
Üşümeli.
Kimi duygular ancak soğukta hayat bulur. Kış meyveleri gibi.
Buz tutan düşüncelerin yegâne şifasıdır soğukta yürümek.
Yürümeli, yürümeli, yürümeli soğukta, eller cepte, gözler uzaklarda, üşümeli.
Rahatına ve keyfine düşkünlük, eninde sonunda düşkün olduğu şeyin hışmına uğrar. Cezalar, amellerin cinsine göredir. Alkole düşkün olanın, en büyük zararı ondan çekmesi gibi.
Kim ki rahatına düşkündür, soğuktan şikâyet üstüne şikâyet eder, onu düşman beller, kendini soğuktan ve üşümekten sakınır mı sakınır. Soğuktaki nimetler de sakınır kendini ondan.
Sabahları yürüyüş önerisi yaptığım kişilerin en büyük itirazı şu olur: "Ama üşüyorum."
İyi ya işte, üşümek için yürümeli.
Soğuk, uyuşuk bedenlerin içine canlılık üfler hâlbuki.
Geçenlerde biri, birine anlatıyordu: "Bir haftadır havanın nasıl olduğunun farkına varmadığımı anladım. İşten eve arabayla geliyorum. Kapalı otoparka park ettiğim arabadan iniyorum, gün yüzü görmeden asansörle daireme çıkıyorum. Aynı şekilde, hiç dışarı çıkmadan evde arabama binip işyerime gidiyor, arabayı yine kapalı otoparka park edip asansörle çalıştığım kata varıyorum. Dışarısıyla temas etmeden yaşıyorum."
Ne hazin değil mi?
Keyif ve rahatlık uğruna, hayattan oluyor insan.
Cildine dokunamıyor rüzgâr.
Üşümeyi unutmak, iliklerine kadar işleyen bir histen mahrum kalmak değil de nedir?
Soğuktan tüylerin diken diken olamaması ne büyük kayıp.
Soğuktan büzülememek ne büyük bir mahrumiyet.
Çünkü soğuğa maruz kalıp üşümeyenler, sarılmayı da unuturlar.
Üşümeyenler, eninde sonunda üşüyenleri de unutur.
Sıcakta gevşeyen ruhlar soğukta dirileşir hâlbuki. Kışın ayazında, soğuğun bahçesine açar bazı duygular.
Kar mesela, kışın ayazında yaratılır da lapa lapa yollanır.
Soğukta daha çok düşünür insan üşüyenleri. Sokaktaki kedilere, köpekleri soğukta daha çok merak eder. Fakir fukaranın hali, şefkatine daha bir takılır insanın. Altı delik bir ayakkabı soğuk bir kış gününde delip geçer insanın da kalbini.
İçin için soğukta daha bir sızlar kalpler. Başkaları için soğukta daha çok atar.
Soğuğu unutmak üşümeyi unutmaya, üşümeyi unutmak kendini unutmaya, kendini unutmak başkalarını unutmaya götürür insanı.
Üşümeyen, üşüyenlerin halinden anlamaz.
Üşüyenlerin halinden anlamayan, eninde sonunda kendini de anlamaz.
Kendini anlamayansa, hiçbir şeyi anlayamaz artık...

11 Ocak 2013 Cuma

Gayre Meyletmez...



Gayre meyletmez gönül, cân başka cânân istemez.

Bir olur şehre hükümdâr, iki sultan istemez.

Serçe Kadar


Ayrılık



Ayrılık ne biliyor musun?
Ne araya yolların girmesi, ne kapanan kapılar, 
ne yıldız kayması gecede, ne güz, ne ceplerde tren tarifesi, 
ne de turna katarı gökte.. 
İnsanın içini dökmekten vazgeçmesi ayrılık... 
İpi kopmuş boncuklar gibi yollara döktüğü gözlerini, 
birer damla düş kırıklığı olarak toplaması içine... 
Ardında dünyalar ışıyan camlar dururken duvarlara dalıp dalıp gitmesi...



Bildiğini Düşünüyorum



Kalbimden neler geçtiğini, kafamda biriktirdiklerimi, 
tasarladığım her şeyi bildiğini düşünüyorum. 
En azından tüm bunları hissettiğini. 
Belki de böyle bir beklenti benimkisi. 
Çünkü bunları sana asla söylemeyeceğim. Asla söyleyemeyeceğim. 
Oysa o kadar dilimin ucundalar ki. 
Rüzgar esse düşecekmiş gibi, gözlerime baksan, 
giderken başını bir kez geriye çevirsen, 
ağzımdan dökülüverecek kadar dilimin ucunda. 
Uzunca susuşlarım, 
ağzımı bile açmadan öylece kalakalıp, 
bakışlarımı kaçırışım hep bundan...