9 Ocak 2012 Pazartesi



















Sen benimle gökyüzünde koşmayı,
Sen benimle ölürken buluşmayı,
Paylaşabilir misin?

Güneşi koklayınca çatlayan bir tohumu,
Irmağın yüreğinde çiçeklenen yangını,
Her akşam yanlızlığı uyandıran toprağı,
Her sabah bir gölgeyi sevindiren yaprağı,
Paylaşabilir misin ?


Sen benimle gökleri paylaşabilir misin ?
Hani salkım saçaktır bulutlarda sevgiler..
Hani bir turna gibi üryan olunca yürek,
Bahçesinde umuda kanatlanır serviler.
Sen benimle yağmurun nefesini,
Sen benimle tomurcuğun sesini,
Bir hülyanın dalgın avuçlarında,
Gölgesini arayan bir kuşun kafesini,
Paylaşabilir misin?


Her limanda bekleyen benim yanlızlığımdır.
Her geminin demir attığı yerde,
Parçalanan kalbin 
çığlıklarıyla,

Dağılan kırmızı benim yanlızlığımdır.
Gemilerin güvertesinden sızan,
Tayfaların masum bakışlarında,
Kelepçeler vurulan benim yanlızlığımdır.
Denizin kollarında uyurken kadırgalar,
Zıpkınlanan balığın gözlerinde kıvranan,
Benim yanlızlığımdır.
Sen benimle karanlık gecelerde
Alabilir misin avuçlarında,
Denizin dibindeki bir ateş çiçeğini.
Sen benimle kumlara gömülmeyi,
Sen benimle ölürken de gülmeyi,
Paylaşabilir misin ?


Yosunlarda ağlayan yitik bir defineyi,
Dalgalara tırmanan kalbin çüzgilerini
Yıldızlara gül kokusu taşıyan,
Kaptanları ağlatan aşkın ezgilerini ,
Paylaşabilir misin ?


Rıhtımları kıskanan benim ayrılığımdır.
Karaya çıktığında vurulan her askerin,
Kanıyla ıslanan benim ayrılığımdır.
Kursunlanan deniz fenerlerinin,
Kapanan gözkapakları ardında,
Acıların heykelini yontan el,
Benim ayrılığımdır .
Sen benimle rüzgarı tutuşturan alevi,
Kasırgayı,tayfunu,suları yutan devi,
Paylaşabilir misin ?


Benim ruhum kuşların öldüğü anda biter.
Senin ruhun kuşları öldürürken dirilir.
Benim ufuklara baktığım yerde,
Yorgun savaşçılar seferden döner.
Senin her umudu yıktığın yerde ,
İçimizde yanan kandiller söner.
Şimşekler susunca tükenir sesin .
Bulutlar tutunmuyor kanlı kirpiklerine,
Sen bir yanardağı sevecek kadar,
Mavi değilsin.
Martılardan,mürekkep balığından,
Suları sevmeyi öğrenmelisin.
Adımların öylesine karanlık
Bana doğru yürüdüğün her sabah,
Ansızın akşam olur.
Senin o kızıl dudaklarında,
Unuturum çiçeklerin adını
Artık duymalısın uykuda bile
Kervanları gördüğün mesafeden,
Çöllerin feryadını
Benim intizarımdır çölde kum fırtınası .
Bedevi bir infilaktır susuzluk.
Her serabın ortasında bunalan,
Her mecnun yüreğinin beyaz kıvrımlarında,
Leylayı arayan benim intizarımdır.
Hani bir ahunun can damarından ,
Kelebekler uçar sılaya doğru.
Hani arslanları avlayan bir yiğidin,
Bir vahşinin pençelerinde solan,
Karanfili güvencindir ansızın,
Kelebeğin kanadında büyüyen ,
Güvercinin renklerinde uyuyan,
Benim intizarımdır.


Sen benimle bir yılan derisini,
Bir akrebin gözlerinde ölümü,
Bir zakkum türküsünü,
Bir kaktüsün süsünü ,
Paylaşabilir misin ?


Sen benimle kumlara gömülmeyi ,
Sen benimle ölürken de gülmeyi,
Hani mum ışığında gölgeler de gariptir.
Evlerin duvarında gezinir çaresizlik ,
Ağıtlar parçalanır içimizde köz gibi,
Bir yudum suya bile karışır da hüznümüz,
İncecik bir perdedir mutluluk,yanar gider.
Bilmez misin ki,umut bir kuştur konar gider.
Çoğalır kuşkuları tuzağa düşenlerin.
Hani bir ısırgandır güzel yüzlü han kızı,
Örümcek yuvasına bırakır ellerini ,
Gergefinde laleye benzetir ahımızı,
Sen benimle mevsimlerin ardında ,
Kımıldayan bir ihtilal gülünü ,
Paylaşabilir misin ?


Samerre’da hu çeken dervişin sızısını ,
Hakan sarayında bir alınyazısını,
İstanbulda uyuyan devlerin rüyasını ,
Erzurumda hüma kuşunun yuvasını ,
Tanrı dağlarında çiğdemin sevdasını ,
Paylaşabilir misin ?

Sen benimle gökyüzünde koşmayı
Sen benimle ölürken buluşmayı
....



Nurullah GENÇ

Hiç yorum yok: