15 Ekim 2011 Cumartesi


Sevgili Dost,

Skor levhası görünmüyor. Tribünler ayakta. Kapalı tribünler, açık tribünler, şeref tribünü ve kale arkaları… Hakem bitiş düdüğünü öttürür öttürmez, bütün taraftarlar ayağa kalkıyor ve çılgınca flamalarını sallamaya başlıyor. Başı eğik kimseyi göremeyince soruyorum: Kim kazandı?

Zafer şarkıları bunlar; yalnız tribünler değil, kapılardan, pencerelerden ve bacalardan yükseliyorlar. En...
dar sokağından, en geniş caddesine kadar bütün şehir zaferi konuşuyor: kimin el iyiydi, kimin ayağı? Kim önden gitti, kim son vagona atladı? Kim havlu attı, kim sonuna kadar dayandı?


Sevgili Dost,

Kim kazandı?

Hepsinden hızlı koşan mı? Çıtayı düşürmeden sıçrayan mı? Kelebek gibi kaçıp, arı gibi sokan mı?

Kim kazandı?

Sabahlara kadar sınavlara çalışan mı? Yürüyenin elinden çantayı kapıp kaçan mı? Güzellikle yarışmasında “kraliçe” olan mı?

Kim kazandı?

Yüzlerce kiloyu kaldıran mı? Yüzlerce kişiyi güldüren mi? İlk defa yüzerek Manş’ı geçen mi?

Kim kazandı?

Atom bombasını Hiroşima’ya atan mı? Everest’in tepesine ilk kez varan mı? Doksanıncı dakikada maçı alan mı?

Kim kazandı?

Kitapları milyonlarca satan mı? Kafasıyla mermerleri kıran mı? Sesiyle dünyayı ayağa kaldıran mı?

Kim kazandı?

İhaleyi “aslanın ağzından” kapan mı? Kepçeyi elinden bırakmayan mı? Atlı mı kazandı, yoksa yayan mı?

Kim kazandı?

İspanyollar mı, Kızıldereliler mi? Hitler mi, Yahudiler mi? Beyazlar mı, zenciler mi?

Kim kazandı?

Kosovalılar mı, Sırplar mı? Maviler mi, Yeşiller mi? Kuzular mı, kurtlar mı?

Kim kazandı?

Odunlar mı, küller mi? Terziler mi, kumaşlar mı? Avcılar mı, kuşlar mı?

Kim kazandı?

Gülleler mi, surlar mı? Salonlar mı, kırlar mı? Değnekler mi, körler mi?

Kim kazandı?

Diriler mi, ölüler mi? Çobanlar mı, sürüler mi? Efendiler mi, köleler mi?

Kim kazandı?


Sevgili Dost,

Herkes kaybetti. Ölüm kazandı. Mezar taşlarına: “Huve’l-Bâki” kazındı.

A. Ali Ural / Posta Kutusundaki Mızıka

Hiç yorum yok: