3 Ağustos 2012 Cuma

Yürüme Sanatı

   
İnsan yürüyüşünden belli olur. “Kendi olma” nın en belirgin işaretidir yürümek. Düşüncenizin kararlılığı, inceliği yahut dağınıklığı adımlarınıza vurur. Yere basıyor olmak, toprakla bir alışverişi bulunmak, yaşıyor olmanın ispatı ve belki de mutlulukların en güzelidir.

    Öyle aceleyle geçiştirilecek işlerden değildir yürümek. Amaçsız, başıboş sürüklenmemeli ayaklar. Hele kalabalıkların içinde itişip kakışarak, sağa sola yalpalayarak gidişe, yürümek denmez. Yürümekse zamanını iyi seçmeli insan; ne bileyim, sabahları yürümeli. Sokakta kimsecikler yokken çıkmalı, yolların tadını çıkarmalı. İncecik bir yağmur çiseliyorsa yahut kar taneleri süzüle süzüle iniyorsa hiç durmamalı, alıp başını gitmeli… Gece yarısı yürümeli mesela, yıldızlara baka baka dolaşmalı şehri…

    Yürüme zamanı, kendimizle başbaşa kaldığımız ender anlardan biridir.

    Gariptir insanoğlu; yürümez, sevmez, mektup yazmaz, ağlamaz ve dua etmez… Sonrada mutlu olamıyorum, der!
    Dışarıda yağmur yağıyor. Ben paltomun yakalarını kaldıracak, ellerimi cebime sokacak ve şiir okuyarak, dua ederek öylece yürüyeceğim…

Ali Çolak / Mavisini Yitirmiş Yaşamak

1 yorum:

Doctor Blue Balloon dedi ki...

Sadece isminden dolayı almış olduğum bir kitaptır. Altını çizdiğim kısımlar çok az olsa da maviyi çok çok severim ben.. :)