26 Şubat 2012 Pazar

BİLMİYORUM

Bazen dünyayı içime sığdıracak kadar genişliyor yüreğim,bazen kendi çırpıntılarına bile dar geliyor.Bazen küçük bir gülücük bile yetiyor içimi ısıtmaya,bazen dağlara yükselen kahkahalar bile yetmiyor yüzümü güldürmeye.Bazen inanılmaz derecede uçarı,bazen iflah olmaz biçimde kanadı kırık oluyorum.

Hep aynı bedenin içinde yaşıyor; ama kendimi bilemiyorum.

İnsanları bilmiyorum.Güvenli olduklarını düşündüğüm an sırtımdan vuruyorlar.Artık hiç kimseye inanmayacağımı düşündüğümde bir sıcak yürek gelip buluyor beni.Çoğu zaman kim oldukları belli değil..Çoğu zaman sandığımdan fazla yaşıyorlar bende.
Her zaman içlerindeyim;ama insanları bilemiyorum.

Zamanı bilmiyorum.Küçülüp küçülüp bir âna benzediği de oluyor,uzayıp ıssızlaşıp bitimsiz bir çöl yolculuğunu andırdığı da..Bir kum saatinin düzenli temposunda yakaladığım da oluyor onu,dalgalarla boğuşan köhne bir gemide kaybettiğim de…
Saatin tik takları değişmez bir fon olarak sürekli yanımda;ama zamanı bilemiyorum.

Geceyi bilmiyorum.Kopkoyu bir karanlıktan mı ibarettir,yoksa ışıldayan yıldızlardan mı?Karanlığın içindeki ışık mıdır,yoksa ışığı boğan karanlık mı?Her şeyi görünmez kılan bir zalim midir,yoksa düşüncemizi derinleştiren acı sözlü bir dost mu?
En çok onun içinde varoluyorum;ama geceyi bilemiyorum.

Aşkı bilmiyorum.Kimi zaman tanımlanması en zor şey gibi geliyor,kimi zaman avuçlarımın içinde yakalıyorum onu.Kimi zaman dünyadaki bütün acıları unutturur diyenlere katılıyorum,kimi zaman dünyanın bütün acılarına denktir diyenlere..
Yüzlercesini okudum kitaplarda;ama aşkı bilmiyorum.

Savaşı bilmiyorum.Ülkeler fethedip,medeniyetler taşımak mıdır savaş; yoksa insanlar öldürüp,ocaklar söndürmek mi?Zafer coşkusunda mı aranmalıdır anlamı,yoksa anaların dünyayı dolduran feryatlarında mı?Kaf dağının ardında mı olur savaşlar,yanıbaşımızda mı?
Her gün görüyorum yükselen dumanları;ama savaşı bilmiyorum.

Yalnızlığı bilmiyorum.Dünyanın ezici kalabalığı mı yalnız bırakır insanı,uçsuz bucaksız kıpırtısızlığı mı?Geçici bir hava boşluğu mudur hayatın içinde,yoksa her yeri kaplayan müebbet bir titreme mi?Kendimizin mi sorgusudur,başkalarının mı mahkemesi?
Seslerin kaybolup gidişlerini görüyorum;ama yalnızlığı bilmiyorum.

Dünyayı bilmiyorum.Bazen bir acılar yumağı gibi acıklı,bazen lastik bir top kadar eğlenceli..Bazen bir gayya kuyusu kadar zehirli,bazen bir havai fişek kadar baştan çıkarıcı..Ne tamamen yankısız bir çilehane,ne tamamen iştah çeken bir nimetler sofrası..
Her an dönüyor ayaklarımın altında;ama dünyayı bilmiyorum.
Ama bildiğim bir şey var:

Bilmediğim şeylerin çokluğu,Yaradanın büyüklüğüne atıftır.


Gökhan Özcan

2 yorum:

Unknown dedi ki...

güzel bir post olmuş :))) kelime doğrulamayı kaldırırsanız çok daha güzel olur herşey bence yani :))

Bahar Nefesi dedi ki...

teşekkür ederim, tavsiyeniz için de ayrıca sağolun..Bir deneyeyim bakalım.Ben tedbir amaçlı bulunsun istemiştim.