10 Şubat 2012 Cuma

Yüksek sesle konuşma olur mu benimle? Fısılda yeter, duyarım ben,



Yüksek sesle konuşma olur mu benimle? Fısılda yeter, duyarım ben,bağırma ne olur.. Ve lütfen benim sesimin yüksek perdeden çıkmasına da aldırma. Kalabalık evde büyüdüğüm için birbirimize bağırmadan duyuramazdık sesimizi. O yüzden küçük harflerle konuşmayı bir türlü beceremedim. O zamanlar da farkındaydım aslında, ne kadar çok bağırırsam o kadar az anlaşılıyordum, ama bu bir aile geleneğiydi. En çok babam bağırırdı anneme, ara sıra da annem babama. Öyle anlarda kendimi mutfağa kapatırdım ve seslerini duymamak için bağıra çağıra saçmalardım. (Saçmalamaya meyyalim ta o zamanlardan miras olmalı) Ama ne yaparsam yapayım duyardım. Ya ellerim çok küçüktü ya da kulaklarım çok büyük. Bir türlü tam olarak kapatamazdım. Mutfak kapısının altından sızan ses, kapatamadığım kulağımın içinden beynime girerek beni yiyip bitirirdi. Hiçbir şey anlamazdım. Neden kavga ettikleri hakkında da hiçbir fikrim yoktu. Galiba onlar da bilmiyorlardı nedenini. Onlar amaçsızca birbirlerine bağırırdı, ben de kendime. Yıllarca sürdü bu drama ve kulaklarımla ruhum arasındaki zar yavaş yavaş yırtıldı. Şimdi sen ne zaman benimle yüksek sesle konuşsan, kulağım değil ruhum titriyor sanki. Yapma olur mu? Bana bağırma, fısılda yeter, duyarım ben..

İnceliklerden pek nasiplendiğim söylenemez. Yıllarca kendimle ve herkesle girdiğim kavga bedenimde kirpi oklarının oluşmasına neden oldu. Şimdi sen elini uzattıkça canını yakacaklardır. Normal.. Eğer istersen ve yeterince sabredebilirsen onları tek tek koparman mümkün. Ama iyi düşünmelisin, eğer yarıda bırakacaksan hiç başlama ne olur. Ya tamamen yol at bütün dikenleri, ya da hiç uğraşma..

Beni anlamadığın zamanlar da olacaktır. Saçmaladığım, ne yaptığımı bilmediğim.. Anlamaya çalıştıkça ve anlayamadıkça sinirleneceksin. Ama şunu unutma, öyle anlarda ben de bilmiyorumdur neyi neden anlatamadığımı. Bana yardım et, beraber anlamlandıralım beni. Kırılma, küsme, kaçma.. Senin gücün benden sevilebilecek bir adam yaratmaya yeter, unutma..

Bir insan nasıl sevilir hatırlamıyorum. Öğret bana. Tut elimden, gözlerimin içine bak, okula başlamış çocuğa alfabeyi öğretir gibi, kırk yıllık budiste namaz kılmayı öğretir gibi, sabırla öğret bana seni sevmeyi. Merhameti ve şefkati elden bırakma. Öyle bir bak ki bana, hırçınlığım gözlerinin buğusundan utanıp kendi kendini yok etsin...

ali lidar

Hiç yorum yok: